İngiltere’nin güneydoğusunda yer alan kültürel ve tarihi olanakları açısından dünyanın önemli şehirleri arasında yer alan ve dünyanın en eski üniversitelerinden bilinen sahip olan Oxford şehri tüm görkemine rağmen tam bir öğrenci şehri olarak tarif edilmektedir. Dünyanın dört bir tarafından okumaya gelen öğrencilerle birlikte dinamik bir havaya sahip Oxford’un son sayımlara göre nüfusu yaklaşık 150 bindir. Görece küçük bir şehir olan Oxford’un geçmişi 8. Yüzyıla dayanır. Şehrin %30’unu öğrencilerin oluşturmasından dolayı sürekli bir etkinlik ve aktiviteye ev sahipliği yapan şehirde müzeler, kütüphaneler, dil okulları ve sanat galerileri de yer almaktadır. Sizler için bu ansiklopedi niteliğindeki şehirde gezip görebileceğiniz yerleri derledik. Hazırsanız başlayalım.
Londra’ya 1.5 saatlik uzaklıkta olan Oxford’un tarihinin 8.yüzyıllara kadar uzandığından bahsetmiştik. Bodleian Kütüphanesi dünyanın en eski kütüphanelerin arasında yer almaktadır. 15.yüzyıldan günümüze kadar kalan kitapların yer aldığı kütüphaneye her hafta hemen hemen 4000’e yakın kitap gelmekte beraber içerisinde 190 km uzunluğuna eş değerde 11 milyondan fazla eser barındırmaktadır. 2500 kişilik oturma alanına sahip kütüphane içerisinde kendinizi tarihin gizemli yolculuğunda bulacaksınız. Jacobean stili gotik bir mimariya sahip Bodleian Kütüphanesi’nde doğu tarafında beş emir kulesi, batı tarafında da İlahiyat Fakültesi ile tonozlu bir tavana sahiptir. Harry Potter severlere ek bir bilgi olarak bu kütüphanede filmin çekimlerinden bir bölümü de yapılmıştır. Kütüphaneyi 5 sterlin gibi bir ücretle turlayabilir ve 1 sterlin daha ödeyerek sesli tercümanlık hizmetine de sahip olabilirsiniz.
Ortaçağ zamanının Kardinal Koleji ve manastırı olarak bilinen ve büyüleyici mimarisiyle Oxford’un en çok ilgi gören turistik bölgeleri arasında giren Christ Church, 1524 yılında kolej açmak amacıyla yer alan manastırın bastırıldıktan sonra Kardinal Thomas Wolsey tarafından kurulmuştur. Geçmişi boyunca John Locke, Charles Dodgson gibi bilinen filozofların ve şairlerin yanı sıra 13 adet İngiltere Başbakanını çıkarmış Christ Church’te aynı zamanda Christopher Wren tarafından dizayn edilen ve içerisinde 7 tonluk bir çanın bulunduğu Tom Kulesi’de yer almaktadır. İçerisindeki vitraylarla gözlerinizi kamaştıran mekanü, pazartesi ve cumartesi 10-17 saatleri arasında ve pazar günleri de 14-17 saatleri arasında ziyaretçilere açıktır.
Oxford’un bir diğer ilgi çeken noktası da Pitt Rivers. Yani Doğa Tarihi Müzesi. Antropolojik gizemiyle ve göz alıcı müze evleri ile dünyanın dört bir yanından getirilen objelerle zengin bir galeriye sahiptir. Geleneksel bir anlayışa sahip müzede teknolojiden olabildiğince uzak durulmaktadır. Loş ortamda sergilenen objelerin daha gerçeğe yakın göründüğünü savunan Pitt Rivers, doğa ve insanoğlunun geçmişine ilgi duyanlar için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bölgeler arasında. Salı ve pazar günleri 10-16:30 saatleri arasında hizmet vermekte olan Pitt Rivers, pazartesi günleri de 12-16:30 arasında ziyaretçilere açıktır.
İngiltere’nin en eski müzesi olmasının yanı sıra dünyanın ilk üniversite müzesi olma özelliğine de sahip Ashmolean Müzesi 1683 yılında kurulmuştur. Birçok ünlü ressamın tabloları, İslam sanatı, Antik belgeler, Mısır mumyaları, gümüşler ve daha bir çok paha biçilemez esere ev sahipliği yapan müzeye pazartesi günleri hariç saat 10 ile 17 arasında ücretsiz olarak ziyaret etme imkanına sahipsiniz.
1458 yılında Winchester Piskoposu olan William Waynflete ve Kral Chancellor tarafından kurulan kolej, Oxford’daki en büyük eğitim noktalarından biridir. Yüzyıllar boyu bünyesinde barındırdığı bir çok bilgin sayesinde Oxford’un en tanınmış kolejlerinden biri olan Magdalen Koleji, başta 8. Henry’de dahil olmak üzere bir çok başarılı iş adamı, politikacı ve bilimadamı yetiştirmiştir. Hala başarıyla eğitim vermeye devam eden Maddalen Koleji, büyüleyici mimarisiyle görülmeye değer yapılar arasında.
1737 ile 1749 yılları arasında Radclife Bilim Kütüphanesi amacıyla neo klasik bir tarzla inşa edilen bina, daha sonra John Radcliffe adlı bir doktorun binaya finansal anlamda destek çıkmasından sonra binaya onun adın verilmiştir. Kütüphanenin inşası tamamlandığında ilk kütüphanesi olarak Francis Wise atanmıştır. 1810 yılından itibaren de kütüphane hemen hemen her konuda geniş kaynaklara ev sahipliği yapan Oxford’un en eski ve köklü kütüphanesi olarak ziyaretçilere açıktır. Pazartesi ve cuma 9-22, cumartesi 10-16 ve pazar günleri 11-17 saatleri arasında kütüphanede tarihi bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Avrupa mutfağı kadar bilinmese de İngiliz mutfağı da kendine has özelliklere sahiptir. Bunlardan en önemlisi İngilizlerin yeme içmeye olan düşkünlüğüdür. İngilizlerin karakteristlik özelliklerinden biri de düzenli olmalarıdır. Bu sebeple Oxford’a gittiğiniz zaman yeme düzeniniz belli saat dilimleri içerisinde yer alır. Sabah 7-9 arası kahvaltı, 12 ile 14 arası öğle yemeği ve 19 ile 20 arası da akşam yemeği saatidir. Bu saat aralarında yiyip içebileceğiniz şeyler ise beef, Wellington, skon, boiled, karides ve blue fish’tir. Et yemeyi tercih etmeyenler içinde panzar, kırmızı lahana ve patates ile yapılan lezzetli yemeklerinden tadabilirsiniz. Beş çayı içmeyi unutmayın!
Oxford’da kalacağınız noktayı şehir merkezinden seçmenizi öneriyoruz. Böylece şehri daha iyi ve dolu dolu hızlıca yürüyerek keşfedebilirsiniz. Oxford’ta bütçenize uygun bir çok hostel, otel ve daire bulunmaktadır. George, Brewer ve Botlay Caddesi üzerindeki herhangi bir noktada kalabilir şehrin tadına daha iyi varabilirsiniz. Türkiye’den Oxford’a direkt uçuş bulunmamaktadır. Önce Londra’ya gidip oradan 1.5 saatlik bir tren yolculuğuyla Oxford’a ulaşabilirsiniz.