Kuzeyin Venedik’i olarak bilinen şehir, Avrupa’nın 4. büyük şehri olmasının yanı sıra 200 yıl süresince Çarlık Rusyası’nın başkenti olmuştur. Sovyetler Birliği döneminde Leningrad olarak anılan şehir, II. Dünya Savaşı sırasında 872 gün boyunca kuşatma altında kalmış fakat düşmemiştir. St. Petersburg’da Mayıs ortası ile Temmuz sonuna kadar Beyaz Geceler olarak bilinen en uzun aydınlık günler yaşanır. Şehir aynı zamanda Rusya’nın Avrupa’ya açılan kapısıdır. Tarihi ve kültürel dokusu, sanatsal ve mimari açıdan zenginliği, şehri, dünyanın önemli kentlerinden biri haline getirmiştir.
19. yüzyıl yapısı olan katedral dünyanın en büyük kubbeli yapıları arasındadır ve Rusya’nın ana katedrali olarak kabul edilmiştir. Kubbesinde saf altın kullanılmıştır. Dıştan granit sütunlarla çevrili olan katedralin içi de oldukça ihtişamlıdır. Son derece incelikli işlenmiş mozaikler, duvar resimleri ve heykellerle donatılmıştır. Katedrale giriş ücretlidir ve içeri girerken kıyafetinizin uygun olması beklenir. Katedralin içinden yaklaşık 300 basamaklı bir merdivenle terasa çıkılır ve kubbe etrafından şehir manzarası seyredilebilir. Ancak bu teras gezintisi de ayrıca ücretlendirilir.
Meydan alanı katedral ile Mariinski Sarayı arasında kalır. I Nikolay’ın at üzerinde bir heykeli vardır. Mariinski Sarayı, 1829-44 arasında Maria Nikoleyvna için inşa edilmiştir. Bugün ise St. Petersburg Yasama Meclisi olarak kullanılır.
Nevskiy Caddesi'ni Saray Köprüsü vasıtasıyla Vasilyevskiy Adası'na bağlayan meydandır. Kanlı Pazar ve Ekim Devrimi gibi önemli olaylara sahne olmuştur. Kış Sarayı ve Aleksandr Sütunu meydanda bulunmaktadır. Zafer Bayramı kutlamalarının merkezi ve konser alanı olarak kullanılmaktadır.
Çariçe II. Katerina’nın Berlin’den getirdiği 255 parçalık resim koleksiyonu ile 1852 yılında açılan müze, bugün dünyanın en büyük müzesi olarak ziyaret edilmektedir. Farklı kategorilerde yaklaşık 3 milyon eser barındıran müzenin tamamını gezmek oldukça zordur. Müze, birçok tarihsel çağa ait eserin yanı sıra dünyadaki en büyük resim koleksiyonuna sahiptir. Birçok ünlü ressamın tabloları görülebilir. Sarayın bulunduğu alanda da dünyanın en büyük tek parça granit sütunu yer alır. Finlandiya’dan 3 bin işçi ile deniz yoluyla getirilen sütun 47.5 metredir. Kışlık Saray olarak bilinen, Deli Petro’nun yaptırdığı ve Ekim Devrimi ile Bolşevikler’in eline geçen bina, müzeye bağlanmıştır ve müzenin bir binası olarak hizmet verir.
Çar ve Çariçelerin yazın kullandıkları saray olması nedeniyle Çarlık Sarayı adını alan yapı, 18. yüzyılda Barok tarzda inşa edilmiştir. Fakat sonrasında pek çok kez restorasyon çalışması geçirmiştir. Büyük Petro’nun eşi I. Katerina zamanında inşasına başlanan sarayın alanı, kızı Elizavate Petrovna zamanında Çar Köyü adını almıştır. 846 metrekarelik taht salonu bulunan yapının süslemeleri için 100 kg altın kullanılmıştır. Prusya Kralı’nın hediye ettiği kehribarlarla kaplanan Kehribar Salon, savaş sırasında Almanlar tarafından çalınmıştır. Odanın süslemesinde yaklaşık 6 bin ton kehribar kullanıldığı bilinmektedir. Rusya’nın en zengin saraylarından biri olan kompleksin bir de minareli Türk Hamamı binası mevcuttur.
Büyük Petro tarafından yaptırılan görkemli bir saray. Ayrıca önündeki geniş bahçeleriyle ünlü. Rusya’nın Versailles’ı olarak anılan saray aynı zamanda Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Finlandiya Körfezi’ne bakan ve Büyük Saray (Bolshoi Dvorets) olarak adlandırılan yapı, ilk kez 1705’lerde planlanmaya başlanmış. 1714’den itibaren yapımına başlanan saraya, Petro büyük önem verdiği, özellikle bahçesindeki, havuzlardan, kuş köşküne, su oyunlarından kendi heykeline kadar tüm planlamayı yaptığı söylenir. Tüm yapılar bahçesiyle birlikte 1725’lerde tamamlanmıştır. Peterhof Sarayı, tıpkı diğer yazlık sarayın bulunduğu Tsarskoye Selo’daki (Çar Köyü) saray gibi 1941-1944 arası işgalci Nazi orduları tarafından üs olarak kullanılmıştır. Saldırı öncesi, bahçede yer alan heykellerden büyük kısmı atılan bombalardan etkilenmemesi için halk tarafından sökülerek suya gömülerek saklanmış ve savaştan sonra eski yerlerine dikilmişlerdir. Naziler, bulundukları dönemde bahçenin büyük bir kısmını tahrip etmişler ve kıyıdaki köşkü atlarının ahırı olarak kullanmışlar. Saray ve bahçe son kez, 2003 yılındaki Saint Petersburg’un 300. yaş kutlamalarına hazırlık çalışmalarıyla 1997 yılında tümüyle bir genel onarıma sokulmuştur. Sarayın bahçesinden Baltık Denizi’ni izleyebilirsiniz.
Şehrin simgelerinden biri olan ve yarım ay düzeninde planlanmış yapı, 1801-1811 arasında yapılmıştır. Rus Ortodoksları’nın en önemli ibadet mekanı olarak kabul edilir. Yapının tasarımı Roma’daki St. Peter Bazilikası’na benzer. Nevskiy Caddesi üzerinde yer alan katedralin önünde bir bahçe yer alır. Katedralin 80 metrelik kulesi döneminin en yüksek kulesi olma özelliği taşır.
II. Nikolay zamanında tamamlanan kilise, halk arasında “Kanlı Kilise” ya da “Sıçramış Kanlar Kilisesi” olarak bilinir. Yapıldığı dönemde, Rus Devrimcileri ve milliyetçiler arasındaki çekişmelere sahne olmuş, II. Aleksandr’ın suikaste uğramasından sonra kırmızıya boyanmış ve dolayısıyla Kanlı Kilise isimlendirmesi yapılmıştır. 7.500 metrekarelik alana yayılan yapı, soğan kubbeleri, içindeki mozaik süslemeleri ve kırmızı ağırlıklı rengiyle oldukça özgün bir eserdir. Kanalın kıyısına inşa edilen kilise, Nevskiy Caddesi üzerinden de tüm ihtişamıyla izlenebilir.
1712 ve 1733 yılları arasında Neva Nehri boyunca inşa edilen, ilk ve en eski yapıdır. Peter ve Paul hem hisar hem de katedral olarak I. Petro’nun emriyle, Domenico Trezzini tarafından tasarlanmıştır. Katedralin çan kulesi dünyadaki en uzun ortodoks çan kulesidir.
Kahvaltıda da havyar, lakerda ve balık gibi deniz ürünlerini tüketebilen Rusların, Wolga Schnitte olarak adlandırılan esmer ekmeği ile dünyaca ünlü Faberge isimli yumurtaları, kahvaltılarının vazgeçilmezlerdendir. Kahvaltıda tatlı ürünler tercih edilmezken kahve, siyah çay, süt ve meyve suları çokça tüketilir. Sebzeler iklim tipi nedeniyle değerli olduklarından tek başına pişirilir veya taze tüketilir. Borsch, Ucha, Schci gibi özgün çorbaları vardır. Borsch en çok tüketilen çorbadır.
Stroganoff Steak House: Rusya’nın ilk Rus ve Amerikan tarzında et pişiren restoranı olan mekanda bal kabağı ve mantar çorbaları, salatalar ve deniz mahsülleri de bulunan menüsünde Rus votkaları da yer alıyor.
Chekhov: Ana yemeklerde patates püresi ve soğan marmelatıyla servis edilen taze balıklar ile günlük satın alınıp şef tarafından taze olarak stroganoff tarzında pişirilen et dikkat çekiyor. Özel Rus birası kvas, yabanmersini likörü gibi pek çok ev yapımı içki de menüde yer alıyor.
Gogol Restaurant: Başlangıç menüsünde geleneksel Rus süt mantarını içeren tarifler dikkat çekiyor. Ana yemeklerde somon ve morina balığıyla yapılan börek, yerel üreticilerden alınarak pişirilen biftekler ve peynir soslu kuzu eti ilgi görüyor.
Biblioteka Coffee-Restaurant & Bookstore: Yalnızca bir cafe-restoran değil, şehrin göbeğinde, üç katlı bir kültür merkezi adeta. Restoran ve cafe’nin yanı sıra pastane fırını, bar, çiçekçi ve kitapçı da mevcut bu yapıda. Kuşkonmazlı kremalı çorba, tavuk kebap, hamburger çeşitleri ana yemek olarak tercih edilebilir. Kendi fırını ve pastacıları olduğundan tatlı çeşitleri tek kelimeyle muazzam.
Wood Bar: Kuzey ülkeleri tarzında döşenmiş, sade ve rahat bir atmosfere sahip. Geleneksel Rus kahvaltısı olan omlet ve lapa çeşitlerini burada bulabilirsiniz. Ayrıca çok çeşitli bir de pancake menüsü var ki, günün her saati yenebilir.
Grey’s Bistro: Bu restorana en çok, spesiyali sayılan sıcak ve tatlı pancake’ler yemek için geliniyor. Sour cream veya reçel çeşitleriyle sunulan pancake’ler, ziyaretçilerden tam not almış kahvelerle birlikte yenebilir. Rusya’ya özgü tahıl lapası çeşitleri de gayet lezzetli.
Café Idiot: Dostoyevski’nin ünlü romanı Budala’dan ismini alan cafe-restoran, yazarın yaşadığı dönemi yansıtacak şekilde tasarlanıp döşenmiş. Ana menüsünde kızarmış patates ve ekmekle servis edilen İsviçre peyniri fondüden tutun, deniztarağından yapılmış şiş kebaba, fıstıklı karidesten içi doldurulmuş nehir balığına çok çeşitli yemekler bulunuyor.
Literary (Literaturnoye) Café: Literary Cafe, Rusların ulusal şairi Puşkin’in, hayatını kaybettiği düelloya katılmadan önce son yemeğini yediği mekan da aynı zamanda. Haftanın belirli günlerinde piyano konçertoları, şiir dinletileri ve canlı klasik müzik konserleri gerçekleşen restoran, özellikle akşam yemekleri için son derece ideal.
Zoom Cafe: Aynı zamanda bir kütüphane, şehir hakkında bilgilendirme noktası ve sanat galerisi olarak işletiliyor. Kahvaltıdan geç saat atıştırmalıklarına kadar geniş bir menüsü olan, Avrupa ve Rus mutfağının örneklerini en sağlıklı şekilde yorumlayan bir cafe-restoran.
Güncel dergi ve gazeteleri, sanat ve kültür etkinliklerine dair haberleri bulabileceğiniz bu mekanı işletenler, açıldığından bugüne reklama zerre bütçe ayırmıyor, son 7 yıldır kahveye hiç zam yapmıyor ve müzik kütüphanelerinde 10 binden fazla şarkı bulundurmakla gurur duyuyorlar.
Syrniki: Bilini gibi enteresan pancake çeşitleri, salatalar, çorbalar gerek başlangıç gerekse ana yemek olarak tercih edilebilir. Ev usulü milkshake ve smoothie’leri de cabası.
Dacha Cafe: Sovyetler döneminden kalma otantik ve çok sevimli bir taşra evi tarzında döşenmiş bir cafe-restoran Dacha Cafe. Yemekler, klasik Rus yemekleri ağırlıklı ve babaanne tarifleriyle yapılıyor.
Cafe Singer: En çok Fransız usulü tatlılarıyla kendisinden söz ettiriyor. Çorbalar, salatalar, sandviçler, Rus usulü pancake çeşitleri, omletler ve et çeşitleri ana yemek seçenekleri. Bunlar, mevsim sebzelerine göre değişiyor. Epeyce geniş de bir şarap menüleri bulunuyor.
Puff Café Restaurant: Sovyet Rusya dönemi sosyalleşme mekanlarının havasını tümüyle ve her şeyiyle yansıtan bir restoran Puff Cafe. Çalışan sınıfın ve öğrencilerin uğrak yeri olması, fiyatlarının çok uygun oluşuyla da ilgili tabii. Sandviç çeşitleri, salatalar ve turtaları, lezzetli kahveler ve alkollü içeceklerle birlikte tüketebileceğiniz bir yer.
St. Petersburg seyahatiniz için direkt ya da aktarmalı “tüm uçuşlar” ve “promosyonlu uçak bileti” aramalarınız “en ucuz bilet” şansıyla gidiyorum.com'da sizi bekliyor!
Aynı zamanda, konaklamayı düşündüğünüz otel veya hostellerin tüm erken rezervasyon fırsatlarına da gidiyorum.com'dan ulaşabilirsiniz!