Kaliforniya Eyaletinin Gözbebeği, Los Angeles

Amerika’nın New York şehrinden sonra en görkemli ve en büyük şehri olan Los Angeles, 1781 yılında keşfedilmiştir. Günümüze gelindiği zaman ise artık Amerika’nın bilinen en hareketli ve en kozmopolit şehirlerinde belki de ilk sırada yer almaktadır. Los Angeles denildiğinde akla gelen iki şey vardır biri Hollywood diğeri de Disneyland’a ev sahipliği yapmasıdır. Sanata olan duyarlılığı onu kreatif bir başkent haline getirmiştir. Herkesin hayallerini süsleyen bu görkemli kenti keşfetmeye hazırsanız başlayalım.

Görülmesi Gereken Yerler

Downtown

Birçok şehirde şehir merkezini gezmek sizlere anlamsız gelebilir fakat söz konusu Los Angeles olunca, şehir merkezinin insanlar için apayrı bir yeri vardır. Renk renk yüksek binaları, kocaman reklam panoları ve saymakla bitiremeyeceğimiz sinema ve tiyatro salonları ile kendine has bir hızı olan Downtown, Amerika’nın ikinci büyük hükümet binası olan Civic Center’a da ev sahipliği yapar. El Pueblo Tarihi Parkı ve Nba tutkunlarının hayran kaldığı Staples Center da şehir merkezinde yer almakta. Mor ve kırmızı metro hatları ile şehir merkezine ulaşmanız mümkün. Metro hatları bile rengarenk!

Hollywood

Evet geldik Los Angeles’ı bizlere hayran bırakan bir diğer noktaya. Hele bir de sinema severseniz Hollywood’a gözleriniz de ruhunuz da inanamayacak. Amerika’nın sinema tarihinin başladığı ilk günden bugüne kadar ki tüm sürecini görebileceğiniz bölgede, Dolby Tiyatrosu, Kodak Tiyatrosu da yer alır. İzlediğiniz filmlerin çekildiği stüdyoları, ortamları görebilmek sizleri heyecanlandırıyor olsa gerek, biz sizin için çok heyecanlıyız. Tarihin kanıtlarını görmek isterseniz, 1926 senesinde yapılan El Capitan Sineması ve Çin Tiyatrosu’nu da gezebilmeniz mümkün. Şehir merkezine yaklaşık 12 kilometre uzaklıkta olan Hollywood’a gidebilmek için Kırmızı metro hattını kullanarak Hollywood isimli durakta inmeniz yeterli.

Disneyland

7’den 70’e herkesin çocuklaştığı, çılgınlar gibi eğlendiği Disneyland’a uğramadan gezinizi sonlandırırsanız, içinizdeki çocuğu öldürmüş olursunuz, bizden demesi! Walt Disney tarafından 1955 yılında kurulmuş olan Disneyland, Anaheim isimli noktada yer alıyor. İlk etapta yetişkinler için kurulmuş olan bu park zamanla herkesin uğrak noktası olmuş. Dünyaca ünlü çizgi film karakterleriyle birlikte, eğlencenin her türlüsünü tadabileceğiniz bu parkın belki de tek sıkıntısı ulaşım sorunu. Herhangi bir metro veya toplu taşıma aracı ile ulaşım maalesef ki bulunmuyor. Bu sebeple varsa şahsi aracınız yoksa da araba kiralayarak hızlıca ulaşım sağlayabilirsiniz.

Universal Stüdyoları

Amerikan sineması ile büyüyen nesillere hitap edecek Universal Stüdyoları, görülmesi gereken bir diğer nokta. Los Angeles sokaklarıyla sizleri sinema setinde bir yolculuğa çıkarsa da stüdyoları da görmek bir başka keyif. İzlediğiniz ve etkilendiğiniz filmlerin arka planında neler olup bittiği hakkında bilgi edineceğiniz stüdyolara ulaşım için meşhur kırmızı metro hattını kullanarak Universal Studio City durağında inip yürümeniz yeterli. Gördüğünüz gibi Amerika’da ulaşım oldukça kolay!

Beverly Hills

Dizilerden, filmlerden görüp büyülediğiniz Beverly Hills’in dibinde olacağınız için ne hissediyorsunuz kestiremiyoruz ama sahilinde denize girmenin eşsiz bir keyif sunacağından şüphemiz yok. Görkemli palmiyelerin altında sahil boyu yürüyüp, elinize buz gibi bir kokteyl aldığınız zaman bütün iş ve hayat stresiniz yok olacak. Göz alıcı villaları gezebilir, sokakta yürürken televizyonda görüp hayran kaldığınız ünlülerden herhangi biriyle karşılaşabilirsiniz. Meşhur Rodeo Drive caddesindeki herhangi bir restorana oturup, lüks mağazalardan kendinize özel ürünler satın alabilirsiniz. Şehir merkezinden yaklaşık 30 dakika kadar uzakta olan Beverly Hills için toplu taşıma imkanı yoktur fakat araba kiralayarak gidebilmeniz mümkün.

Malibu

Los Angeles’in en temiz ve masmavi sahiline hoş geldiniz. Kendine has bir yapısı olan Malibu, yılın her döneminde etkinlikler düzenleyen sörfçüleri ile de ayrıca meşhurdur. Birçok oyuncu ve sanatçının sahil boyunca evleri vardır. Okyanusa değecek kadar yakın tasarlanmış evlerden birini kiralayıp birkaç gün keyif yapmamanız için ortada hiçbir neden görmüyoruz. Ulaşım konusunda yine araba kiralamanızı önereceğimiz Malibu şehir merkezinden çok uzak bir konumda değildir.

Los Angeles'ta Yeme İçme

Amerikan mutfağı hepimizin televizyonlardan gördüğü ve bildiği kadarıyla fast food odaklı gibi görünse de aslında her türlü mutfağa ev sahipliği yapmaktadır. Çin mutfağına kadar hem de! Hayat çok hızlı gittiğinden ağırlıklı olarak fast food yenir bu sebeple hemen hemen her bölgede küçük fast food büfelerine rastlayabilirsiniz. Türkiye’de yediğinizi zannettiğiniz hamburger ve sosisli sandviçi bir de burada yemenizi şiddetle öneriyoruz.

Ulaşım ve Konaklama

Los Angeles’a Türkiye’den direkt uçuşla ulaşabilmeniz mümkün. Yaklaşık 14 saatlik bir uçuş gözünüzü sakın korkutmasın, sonu muhteşem olacak! Konaklama için size şehir merkezini öneriyoruz. Çünkü oradan her yere gerek araç kiralayarak gerekse toplu taşıma ile ulaşmanız mümkün. Geceliği 30 Dolar’dan başlayan fiyatlarla konaklama imkanına sahipsiniz.