Avrupa’nın Akdeniz kıyılarında yer alan şehir Monako’nun kumarhaneleriyle ünlü turistik bölgelerinden biridir. Akdeniz kıyılarının en çok turist çeken şehri olmasıyla birlikte denize ve eğlence hayatına doyacağınız bir şekil olarak da dikkatleri üzerine çeker. Adını kumarhanelere ev sahipliği yapmasından dolayı Monaco Prensi 3. Charles tarafından alan Monte Carlo, sahil kıyısında açtığı Alman tarzıyla bilinen kumarhanesiyle ünlüdür. Ekonomik gelirinin neredeyse tamamını turizm ve kumarhanelerden elde eden şehir, tarihsel güzellikleri renkli sahili ve yemyeşil doğal güzellikleriyle de gidip görülmesi gereken şehirler arasında yer alıyor. Hadi gelin birlikte artık kumar mı oynarız denize mi gireriz, ne yapacağımıza bir bakalım!
Ortaçağ zamanında beyliklerin hakimi olan Devote, 4.yüzyılda Corsica’da bir savaş sonrasında şehir düşer. Küçük bir tekne ile denize bırakılan bedeni yıllar sonra Monaco sahilinde bulunur. Bu efsaneye göre Devote’nin ruhunu onurlandırmak, onu güzel hatırlamak için de Eglise isimli kilise inşa edilir. Kocaman ağaçların arasında bir yerde yer alan kilise açık sarı bir renge sahiptir ve her köşesinden huzur saçar.
Palmiye ağaçlarının güzelliklerinin arasına yerleştirilmiş katedral, 1875 yılında inşa edilmiştir. Özel olarak La Turbie’den getirilen taşlarla yapılan yapının dış dekorasyonu ve mimarisi herkesi hayran bırakacak kadar güzeldir. İç yapısının da dış yapısı kadar güzel olması ayrı bir noktadır. İç dekorasyonundan ihtişam akan katedralin içerisinde Prenses Grace’in mezarı da yer almaktadır.
Şehrin eski olarak adlandırıldığı bölgede yer alan Palais Princier, devasa bir saray olarak şehrin neredeyse her yerinden gözükebilecek kadar büyük ve muhteşem bir görüntüye sahiptir. İlk yapılma amacı Monaco Prensi’nin evi olması düşüncesinden gelmektedir. İçerisine haftanın belli günleri girip, özel rehber turlarından birini satın alıp odaları gezebilir, lüks eşyaları inceleyebilir ve geçmişte Prensi’n eviyken hayatın nasıl olduğu hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Barok tarzı ile karşımıza çıkan bir binadan bahsediyoruz. Etkileyici bir bina yani! Hem de tarzının en iyi örneklerinden. Yıllardır müze olarak kullanılan binanın içerisinde başta Rubens, Ribera ve Zurbaran’ın eserlerini görmekle birlikte daha birçok ünlü sanatçının eserlerine de denk geleceksiniz. Eserlerin güzelliği ve iç dekorasyonun mimarisiyle büyülenecek ve nereye bakacağınızı şaşıracaksınız.
Gelelim şehrin en ünlü noktalarından biri olan kumarhanelerine. Şehrin her şeyinden daha çok dikkat çeken, herkesin senenin belli günü hem tatilini yapıp hem de kumar oynayarak heyecanlı akşamlar geçirdiği Monte Carlo Casino’nun en önemli özelliği ise Monako vatandaşıysanız burada kumar oynamanız yasak, içeri bile giremiyorsunuz. Sadece turistler için olan bu casinonun önünde birbirinden farklı lüks arabalar, şık giyimli insanlar görebilirsiniz. Zaten içeriye girmek için bazı şartları yerine getirmeniz gerekiyor. Öyle hasır şapkam, parmak arası terliklerimle girerim olayı yok yani. Dress code denilen bir giyim şartına tabisiniz. Giyim kuşamınıza dikkat etmeli, ne fazla salaş ne de fazla şık olmamalısınız. İçeri girdiğinizde içerisi muhtemelen size çok tanıdık gelecek. Çünkü James Bond’un filmlerinde gördüğünüz kumarhanenin içinde olacaksınız!
Monako Prensi’nden çokça bahsettik ama şehir için önemli bir figür kendisi. Sadece Monako halkı için de değil tüm dünya için bu şekilde. Bu sebeple Kraliyet Sarayı ülkenin en çok ziyaret edilen noktalarından biri haline gelmiş bulunuyor. 9 Euro vererek sarayın içerisini ve antika arabalardan oluşan sergiyi gezebilmeniz mümkün.
Monako mutfağı sizlere yabancı gelmeyecek. Çünkü Akdeniz iklimine ait bir mutfağa sahipler. Bol bol deniz ürünlerinin yendiği, taptaze sebzelerin tüketildiği, pirinç ve zeytinyağının mükemmel etkisiyle hazırlanan yemeklerden bahsediyoruz. Ama mezgit balığı Monakolular için ayrı bir yere sahip. Özel günlerde, festivallerde bu yemeği tüketmeye bayılıyorlar. Yerel yemeklerine gelecek olursak içi pirinç ve kabakla hazırlanan, görüntüsü bizim mantımızın biraz büyüğü gibi olan barbaqiuan kesinlikle tatmanızı önerdiğimiz bir lezzet. Portakal suyu çiçeği, badem fındık ile hazırlanan hamur yemeği fougasse ve tavukla hazırlanan krep socca’yı da mutlaka denemelisiniz.
Monte Carlo’nun kendine ait bir havalimanı yoktur. Şehre en yakın havalimanı 25 kilometre uzaklıkta yer alan Nice Cote d’Azur Havalimanıdır. İstanbul üzerinden önce Paris’e gidip oradan aktarmalı bir şekilde Nice Cote d’Azur havalimanına ulaşabilirsiniz. Monta Carlo genel olarak gezmesi, yemesi içmesi ve konaklaması açısından ucuz bir şehirdir. Geceliği 20 Euro’dan başlayan fiyatlarla bu Akdeniz şehrinde güzel geceler geçirebilecek ve huzurla uyuyabilecek bir konaklama noktası bulabilirsiniz.