Kantonu’nun başkenti olarak bilinen Zürih, aynı zamanda İsviçre ülkesinin en büyük şehridir. Kültürel ve ekonomik faaliyetlerin yoğunluğu açısından da ülkenin başkenti olarak kabul edilir. Yani bizler nasıl İstanbul’a manevi bir başkent ismi taktıysak Zürih’te İsviçre için öyle bir anlam taşımaktadır. Deniz seviyesinden yaklaşık 400 metre yükseklikte olan bir şehirden bahsediyoruz. 90 kilometrekarelik bir şehir olan Zürih, içerisinde Avrupa’nın en iyi üniversitelerine ev sahipliği yapar. Üniversiteye okumaya gelen öğrencilerin neredeyse hepsi burada yaşamaya devam ederler çünkü Zürih işte tam olarak da böyle etkileyici ve yaşaması keyifli bir şehirdir. Zürih’e sadece tatil zamanlarında gideceğiniz için sakın üzülmeyin, ya hiç görme fırsatınız olmasaydı? Gelin şimdi bu muhteşem şehre bir göz gezdirelim.
Romanesk tarzda olan bu Protestan kilisesinin kelime anlamı Büyük Manastırdır. Şehirde dikkatleri çekebilecek kadar büyük ve görkemli bir yapıya sahip olan kilise, uzun uzun kulelerden ve roma stili bir mimariden oluşur. 16.yüzyılda yapılan bu yapı Zürih’in en büyük kiliselerinden biridir. Aynı zamanda kilisede ikiz kule olarak geçen bölge Zürih için önemli sembollerden biri haline gelmiştir. Kilisenin içinin ferahlığı, en üst katlara çıkıp şehrin manzarasıyla bütünleşmek derken sizi tamamen bir huzurla kaplar. Kilisenin 180’den fazla merdiveni başta gözünüzü korkutabilir fakat sonu sizi mutlu edecek. Mart ile ekim ayları arasında pazartesi ve cumartesi günleri arasında sabah 10 ile akşam 18 saatleri arasında ziyaret edebilir, geri kalan aylarda size cumartesi günleri 10 ile 17 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
8.yüzyıldan beri varlığını sürdüren kilise bölgenin en eski kilisesi olarak bilinmektedir. Lemmat Nehri’nin önüne kurulmuş olan kilise Gotik bir tarzda yapılmış olup, nehir kıyısında görsel bir şölen haline dönüşmüştür. Kilisenin üstüne inşa edilmiş olan saat Avrupa’nın en büyük saatlerinden biridir. 9 metre çapındaki bu saat kiliseyi Zürih’teki üç önemli kiliseden biri haline getirmiştir. Kilise ibadete hala aktif bir şekilde açıktır. Bazı zamanlarda içerisinde konser ve sergi gibi etkinliklerinde olduğu kiliseye girişler ücretsiz olup, hafta içi her gün sabah 8 ile akşam 18 arasında ziyaretçilere açıktır.
Tarihsel her şehrin sahip olduğu bir diğer şey ise Old Town bölgesidir. Altstadt ismiyle bilinen bölge, 5600 kişilik nüfusuyla şehrin ufak bir kısmına ev sahipliği yapmaktadır. Turistlerin daha çok dikkatini çektiği Eski Şehir bölgesinde gidebileceğiniz şehir turu size tüm tarihsel süreçleri kronolojik halleriyle öğretecektir. Grossmünster, The Faumünster ve The Peterskirche bu bölgede yer almaktadır. Muhteşem mimari eserler, eski evler, dar sokaklar, kiliseler hepsi burada yer almaktadır ve sizleri bir dönem filminin içine atmak için oldukça uygun bir ortamdır.
Kiliseler ve tarihi yapıların dışında kültürel olarak da fazlasıyla doyucu bir şehir olan Zürih’te yer alan sanat evini, Karl Moser ve Robert Curjel yaptırmış, hazırlamış ve 1910 yılında da ziyaretçilere açık hale getirmişlerdir. İsviçre’de yer alan değerli sanat eserlerinin hemen hemen hepsi burada sergilenmektedir. Ağırlık olarak Ortaçağ ve 20.yüzyıl eserlerinin yer aldığı müzede Claude Monet, Picasso gibi ünlü sanatçıların eserleri yer almaktadır. Pazartesileri kapalı olan sanat evine geri kalan günler sabah 10 ile akşam 18 arasında gidebilirsiniz.
Fraumunster olarak bilinen yer Eski Şehir bölgesinde yer alan bir manastırdır. 853 yılında inşa edilen yer 13.yüzyıla kadar Alman kadınların oturduğu bir manastır olarak kullanılmıştır. Vitray pencereleri ile nehir kenarında dikkatleri çeken yapının üzerine İsviçre saati, çan kulesi yer almakla beraber, Roma mimarisinin etkileri de görülür. Hristiyanlığın önemli anlarının resmedildiği manastıra haftanın her günü 14 ve 18 saatleri arasında giriş yapabilmek mümkündür.
İsviçre’de mimar olan Le Corbusier’in yaptığı modernizmin öncüsü çalışma Zürih’te yer almaktadır. Birbirinden farklı renklerle yapılanmış mimari bir zenginlik olarak kendini gösteren yapı 2014-17 yılları arasında ünlü mimarin kişisel eşyalarının ve çalışmalarının sergilendiği bir yer olarak kullanılmıştır. Cumartesi ve pazar günleri saat 14 ile 17 arasında ziyaret edebileceğiniz bu sıra dışı yapı sizi çok şaşırtacak.
Gelelim karnımızı doyurma kısmına. İsviçre mutfağı Alman, Fransız ve İtalyan mutfaklarının karışımından oluşur. Bu sebeple mutfakları oldukça zengindir. Genellikle et ürünleri tüketilir. Etten sonra veya etin yanında tercih edilen diğer şeyler ise patates, peynir, kabak ve lahana gibi sebze ağırlıklı yiyeceklerdir. Süt ve süt ürünlerinde dünya markası olan İsviçre peynir ve çikolata konusunda oldukça farklı tatlara yer vermektedir. Zürih’e gittiğinizde ilk tüketeceğiniz şey kremalı mantar soslu dana rosto olarak bilinen züri gschnetzlets veya peynir ve et fondü olarak bilinen raclette olacaktır. Çünkü halk bu yiyecekleri çok sever.
Türkiye’den özellikle de İstanbul’dan Zürih’e günde 3-4 farklı uçuş düzenlenmektedir. Aktarmasız bir uçuşla Zürih’e ulaşım yaklaşık 3 saati alır. Konaklama imkanları Zürih’te oldukça bütçe dostudur. Eski şehir bölgesinde konaklamanız hem keyifli olması hem de ulaşımınızın kolay olması açısından mantıklı olacaktır. Zürih’te geceliği 60 Euro’dan başlayan fiyatlarla konaklayabilirsiniz.