Kültürel Bir Karmaşanın Şehri: Palermo

İtalya denildiğinde hepimizin aklına Roma, Venedik, Floransa, Milano dörtlüsü gelse de İtalya ülkesi özellikle kıyı şeridindeki keşfedilmeyi bekleyen Akdeniz şehirleri ile sizi kendisine hayran bırakabilecek güzellikte bir ülkedir. İşte o şehirlerden birisi olan Palermo, İtalya seyahati gerçekleştirecekler için gizli bir cennet gibidir. Bin yıl boyunca medeniyetler kavşağında yer alan Palermo, Bizans mozaikleri ve arabesk kubbelerin karışımını sunuyor.

İtalya’nın güneyinde Sicilya Bölgesi’nde yer alan Palermo, M.Ö 734 yıllarına dayanan tarihi sebebi ile oldukça eski ve tarihi yapıları ile zengin bir şehirdir. Hem tarihi hem kültürel yapıları hem de sosyal yaşamı ve mimarisi ile turistlerin ilgisini çeken Palermo aynı zamanda Sicilya Bölgesi’nin ticaret anlamında da kilit şehirlerinden birisidir. Muhteşem denizini ve kumsalları ise deniz turizmi açısından bölgeyi avantajlı kılmaktadır. Gürültülü sokaklarına rağmen Sicilya'nın en büyük şehri Palermo, eski zaman aristokratlarının mezarlarını barındıran narenciye kokulu manastırları, alçak tepeli şapelleri ve bağbozumu mağazalarıyla İtalya'nın görülmesi gereken şehirleri arasında yer alıyor.

Görülmesi Gereken Yerler

Palermo Katedrali

Palermo’da mutlaka görülmesi gereken yapılardan birisi olan bu katedral, özellikle mozaikleri ile çok ünlü bir yapıdır. İçerisinde 6,500 metrekarelik alanda cam mozaikler barındıran katedral, 1182 yılından günümüze kadar ulaşan bir tarihi eserdir. 102 metre yüksekliğinde olan bu katedral sadece Palermo’nun değil Sicilya bölgesinin en turistik yapıları arasında yer alır. Geometrik desenlerin ahenginin kemerlerle süslendiği katedral yüzyıllar boyunca çok sayıda restorasyon çalışması geçirerek estetik bir şekilde yıpranmış olsa da, Sicilya'nın eşsiz Arap-Norman mimari tarzının en güzel örneğini oluşturuyor.

Katedralin içine girdiğinizde, anıtsal alanda, Sicilya'nın en büyük yöneticilerinden ikisinin kalıntıları da dahil olmak üzere birkaç Norman mezarı bulunuyor. Katedral hazinesi, Norman dönemine ait mücevherlerin ve dini kalıntıların küçük bir koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. En sıra dışı eser, 13. yüzyılın muhteşem Aragon Konstanzası'nın (Frederick II'nin eşi), yerel ustalar tarafından ince altın işçiliğiyle yapılmış ve taşlarla kaplı heykelidir. Santa Rosalia'nın dişleri ve külleri de burada gümüş sargılarda saklanıyor.

Palazzo dei Normanni (Norman Sarayı)

Bölgenin yönetim merkezi olarak kullanılan bu saray, aynı zamanda Avrupa’nın en eski yapılarından birisi olma özelliğini de taşıyor. Sicilya'nın bölgesel parlamentosuna ev sahipliği yapan bu görkemli saray, 9. yüzyıla tarihleniyor. Ancak, şu andaki görünümünü (ve adını) büyük bir Norman makamına borçludur. Eski şehir bölgesinin en tepesinde konumlanan Norman Sarayı’nın bir kapısı turistler için diğer kapısı ise parlamenterler için ayrılmış durumdadır.

Massimo Tiyatrosu

Tamamlanması 20 yılı aşkın bir zaman alan Palermo'nun neoklasik opera binası, İtalya'nın en büyük ve Avrupa'nın ikinci büyük tiyatro binasıdır. Palermo’nun önemli yapılarından birisi olan bu opera binası, muhteşem akustik özelliği ile de ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatıyor. 1897 yılından günümüze kadar ulaşan bu tarihi yapının mimarisinde antik ve klasik Sicilya mimarisi etkileri görülür.

Palatine Şapeli

1130'da Roger II tarafından tasarlanan bu olağanüstü şapel, Palermo'nun en gözde turistik mekanıdır. Üç kademeli sundurmasının orta seviyesinde yer alan ışıltılı altın mozaikler, İslam estetiğinin ürünü kakmalı mermer zeminler, ahşap muqarnas tavanı ve heykel detayları ile ziyaretçilerini kendisine hayran bırakıyor. Sicilya'nın kültürel karmaşıklığını yansıtan Arap tarzı bal peteği oymacılığı ile süslenmiş şapel UNESCO Dünya Miras Listesi’nde de yer alıyor.  Yunan, Arap ve Latin kültürüne ait dokunuşları üzerinde barındıran Palatine Şapeli, 1080 yılından günümüze kadar ulaşan tarihi yapılar arasında yer almaktadır.