İle-de-France bölgesinin ve Fransa’nın başkenti olan şehrin tarihi 40.000 yıl kadar geriye gider. Anıtları, sanatsal ve kültürel yaşamı haricinde dünyadaki başlıca ekonomik ve politik merkezlerden biridir. Aynı zamanda Paris, modanın ve lüksün de başkenti olarak bilinir. Paris, Sein üzerine, Paris Havzası’nın ortasına kurulmuştur.
Adını mitolojideki cennet olarak tasvir edilen Elysion ovalarından alır. Birçok gösterinin yapıldığı cadde, Paris’in kalbi olarak bilinir. 1667 yılında Louis XIV’nin bahçıvanı Andre Le Notre tarafından Tuileries Bahçesi manzarasını genişletmek için yapılan cadde yıllar içinde devamlı olarak gelişme göstermiş. 2 kilometre uzunluktaki caddenin bir ucunda Paris’in en ünlü simgelerinden olan Zafer Takı bulunmakta. Dilerseniz Zafer Takı’nın seyir terasına çıkarak da Şanzelize Caddesi’nin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Caddenin diğer ucu ise şehrin ünlü meydanı Concorde’a uzanır. Cadde restoranlara, lüks mağazalara, sinemalara ve kafelere ev sahipliği yaptığı gibi Fransa ve Paris’in önemli yıl dönümleri ve kutlamalarının da merkezi halindedir.
Kral XV. Louis’in emriyle yapılan meydan sekizgen plan halinde 8 hektarlık alanı kaplamaktadır. Paris’in en büyük ve en önemli meydanıdır. Fransız Devrimi sırasında meydanın ortasında bulunan Louis heykeli meydandan kaldırılmış ve buraya giyotin konulmuş. 1792 yılında yaşanan olaylar sonucunda aralarında XVI. Louis’in de bulunduğu 1119 kişi giyotin ile idam edilmiş. Meydanın ortasında 1836’da Luksor Tapınağı’ndan getirilen 23 metre yüksekliğinde bir Dikilitaş yerleştirilmiş ve daha sonra iki adet çeşme ve Fransız kentlerini simgeleyen 8 adet heykel yerleştirilmiş. Champs-Élysées’de başlayan gösterilerin son bulduğu yer olan meydan, Paris’in en meşhur noktalarından biri.
1889 yılında mühendis Gustave Eiffel tarafından Evrensel Sergi kapsamında yapılan kule, 1931’de Amerika’daki Empire State yapılana kadar dünyanın en yüksek yapısı olmuştur. Bu başarısından ötürü Mühendis Eiffel’e Legion d’Honneur Ödülü verilmiş. İnşası 2 yıl 2 ay süren yapıda 18.000 parça demir ve 2.5 milyon perçin kullanılmış. Toplam yüksekliği 324 metre. kule günümüzde her 7 yılda bir 60 ton boya kullanılarak boyanıyor. Kule 3 ayrı bölümden oluşmakta, 57 metre, 115 metre ve 276 metrede her bir bölümde sırasıyla müze ve restoran, restoran, seyir terası olmak üzere farklı alanlar mevcut.
Dünya’nın en büyük müzelerinden biri olan Louvre, yaklaşık 35.000’e yakın esere ev sahipliği yapıyor. Yapının tarihi Ortaçağ’a kadar uzanmakta ancak müze haline gelmesi Napolyon döneminde olmuş. Napolyon’dan önce Fransız Devrimi sırasında devrimciler 1793’te sanat koleksiyonunu halka açmışlar. Müzeye ana giriş bahçedeki cam piramitten sağlanıyor. Müzenin 3 farklı bölümü; Richelieu Kanadı, Sully Kanadı ve Denon Kanadı’dır. Fransız Tabloları, Fransız Heykelleri, Antik Mısır, Antik Yunan, Doğu Sanatı, İtalyan Tabloları, İtalyan Heykelleri, Flemenk Resimleri, Objects d’Art ve İslam Sanatı bölümlerinden oluşur. Dünyaca ünlü birçok eser Louvre Müzesi’nde korunmakta. Paris ziyaretinizde kesinlikle vakit ayırmanız gereken yerlerden biri olan müze için, seyahat planınızı yaparken ayıracağınız zamanı göz önüne almanızı tavsiye ederiz.
Paris Evrensel Sergisi’nde kullanılmak üzere tren istasyonu olarak yapılan bina 1900 yılında inşa edilmiştir. 1977’de ise müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. Orsay, özellikle empresyonist resim koleksiyonuyla ünlüdür. Empresyonizmin en önemli temsilcilerinin eserlerini Orsay Müzesi’nde görebilirsiniz.
XIV. Louis tarafından savaş gazileri için yapılmış kompleks hastane, müze ve kilise gibi yapılardan oluşmakta. Yapı hala gazilere hizmet vermekte. İçindeki yapılardan kısaca bahsetmek gerekirse;
Dome Kilisesi: 17. yüzyıl Fransız mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan kilise, kraliyet mezarlarının buraya defnedilmesi amacıyla yapılmıştır. Kilise, Napolyun’un mezarına da ev sahipliği yapar. Kilisenin Altın Kubbesi ve tavanı en önemli bölümlerdendir. Kilise etrafında büyük Fransız komutanlara ait mezarlar bulunur.
Musée de l’Armée: Dünyanın en kapsamlı silah, zırh ve tarih koleksiyonuna sahip olan Ordu Müzesi’dir. Özellikle askeri konulara meraklı olanlar için kaçırılmaması gereken yerlerden biridir.
Hotel des Invalides: Klasik ön cepheye sahip olan yapı 4 katlı ve 196 metre boyundadır. 2 dünya savaşından sonra gazilerin hastanesi olarak kullanılmıştır.
St Louis des Invalides: Yapının orijinal kilisesidir. İçinde yer alan ve 17. yüzyıldan kalma org görülmeye değerdir.
Musee des Plans-Reliefs: Müzede; haritalar, Fransız mevzilerinin ve istihkâm yerlerinin rölfeylerini ve Perpignan’ın 1686 yılından kalma modeli gibi bazı maketler de sergilenir.
Musee de la l’Ordre de la Liberation: 2. Dünya Savaşı’nda gösterilen kahramanlıklar anısına kurulmuştur.
Sarayın ilk inşası XIII.Louis zamanında başlar ve daha sonra 4 aşama halinde genişletilir. Roma İmparatorluğu’ndan sonra yapılan en büyük saray olmuştur. Ancak ilginç bir şekilde 1768 yılına kadar sarayda tuvalet ve banyo kullanılmamıştır. Barok mimarinin en iyi örneklerinden biri olan saray aynı anda 20.000 kişiyi barındırabilecek ölçüdedir. 1979’da saray, Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış.
Chateau (Saray): Louis, malikâneyi Fransa’nın politik güç merkezi haline getirmiş. Yapı içinde birçok önemli bölüm bulunur. Aynalı Salon (Galerie des Glaces) sarayın rehbersiz gezilebilen bölümleri arasında yer almakta. I. Dünya Savaşı’nı sonlandıran Versay Barış Anlaşması (1919) burada imzalanmıştır. Salon De Venus sarayın görkemli mermer salonudur. Salonun ortasında XIV. Louis’in heykeli yer alıyor. Beyaz ve altın sarısı ahşap eşyalarla dolu Kraliçenin Yatak Odası bir diğer önemli bölümdür. Salon d’Apollon ise XIV. Louis’in taht odası ve sarayın en önemli bölümlerinden biridir.
Chapelle Royale: Fransa’nın en güzel Barok yapılarından biri olarak kabul edilir. 1710 yılında tamamlanan şapel, oldukça etkileyici bir görünüme sahip.
Bahçeler: Geometrik şekillere sahip bahçeler sarayın en dikkat çekici yerlerinden biri. Ağaçlar arasında, sonsuz paralel veya radyal yollar bunların etrafında budanarak şekillendirilmiş yeşillikler tarafından sınırlandırılan çiçek paralelleri, su bahçeleri, merdivenler ve köşkler vardır. Bahçenin Barok planı tabiata böylesine hükmetmekle, büyük kralın şanını da belirtmiş oluyordu.
Grand Trianon: Bu küçük saray XIV. Louis tarafından, sarayın bunaltıcı havasından kaçmak ve metresi Madame de Maintenon ile yalnız kalabilmesi için 1687 yılında yapılmış.
Petit Trianon: 1762 yılında XV. Louis için dinlenme yeri olarak yapılmış.
Bunlar dışında; Mermer Avlu, Neptune Çeşmesi, Latona Çeşmesi, Kraliyet Ahırları ve L’Opera Versay Sarayı’nın en önemli gezi noktaları arasında yer alıyor.
Gezinizin 1 gününü sadece Versay Sarayı’na ayırmanız, rahat rahat gezmenizi sağlayacaktır.
Sein Nehri’nin kıyısında yer alan Gotik üsluptaki yapı, Meryem Ana’ya ithaf edilmiş. Gotik mimarinin ilk örneklerinden biri olmakla birlikte inşası Gotik dönem boyunca devam eden bir yapı. Roma Katolik Katedrali olarak kullanılan yapı aynı zamanda Paris başpiskoposluğuna da ev sahipliği yapıyor. 1163’te Papa III Alexander’in temel taşını koyduğu Notre Dame Katedrali, Piskopos Maurice de Sully tasarımıyla toplam 170 yılda yapılabilmiştir. Yapı 9000 kişi kapasitelidir. Hıristiyan dünyasının en değerli hazinelerinden biri olan İsa’nın Dikenli Tacı da bu yapının içinde korunuyor. Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu eseri, o yıllarda harap durumda olan katedrale ilginin artmasını ve daha sonra onarılmasını sağlamıştır.
Paris’in, Notre Dame’dan sonra en çok ziyaret edilen dini yapısıdır. Prusya-Fransa savaşında ölen askerlerin anısına inşa edilen yapının içinde Fransa’nın en büyük mozaikleri yer alıyor. Kubbesi, mozaikleri, heykelleri, bronz kapısı ile Fransız sanatında önemli yer kaplayan bazilika aynı zamanda Paris’te Eyfel’den sonra en yüksek 2. yapı. Disneyland, Pompidou, Pantheon, Lüksemburg Sarayı ve Paris Opera Binası da Paris’te mutlaka görmeniz gereken yerler arasında.
Kruvasan, şarap ve peynir gibi Fransız mutfağının en çok bilinen lezzetleri haricinde herkesin damak tadına hitap etmese de kurbağa bacağı, salyangoz ve ördek konfi gibi Fransa’ya özgü denenmesi gerek tatlar arasında.
Moules Mariniere, Coq au Vin, Croque Monsieur/ Madame, Soupe à l’oignon adındaki yemekler, Paris’in en çok bilinen yemekleri. Tarte Tatin, Iles Flottantes ve Makaron da ünlü Fransız tatlılarından.
Ayrıca dünya mutfağından Çin, Vietnam, Laos, Kamboçya, İtalyan, Yunan, Lübnan, Hint ve Türk mutfaklarına ait birçok yerel restoran da bulabilirsiniz.
Moules Mariniere
Türkiye’nin birkaç havaalanından Paris’e direkt uçuşlar yapılmakta. “thy uçak bileti” ve “online bilet” aramalarınızda gidiyorum.com size özel “en ucuz” ve “en uygun uçak bileti fiyatları”nı listeler. “en ucuz uçak bileti”nizi gidiyorum.com'dan temin edebilirsiniz.
Paris’te konaklama yapabileceğiniz ideal otel, hostel ve pansiyonların en uygun seçenekleri gidiyorum.com'da sizi bekliyor!